Kent haber Haber Girişi : 10 Mayıs 2021 20:19

Bir Karabağlar öyküsü

Bir Karabağlar öyküsü

Bir Karabağlar öyküsü

İzmir'in en renkli, en kozmopolit ilçelerinden birisi Karabağlar. Adını bir zamanlar burada ve siyah üzüm yetiştirilen üzüm bağlarından alıyor. Öyle ki şimdi Aktepe ve Mobilyacılar sitesinin bulunduğu yerler silme üzüm bağları ile doluymuş. Aslında bölgede Türk yerleşimleri 16.yüzyıla kadar uzanıyor. Karakeçili yörük toplulukları bölgeye ilk yerleşenlerden olmuş. Karabağların yüksek kesimlerinde Kızılcadağ ve Çatalkaya sırtlarına konuşlanmış bu Türkmen gurupları hayvancılık ve tarım yaparak bölge ekonomisine can vermişler yüzlerce yıl. Karabağlar İzmir metropolitan alanı içinde nispeten genç bir ilçe. 2008 yılında Bayraklı ile birlikte İzmirin yeni ilçeleri arasında yer almış. Konak ilçesinin bölünmesiyle Karabağlar yeni ilçe olarak doğmuş 2008 yılında. Bu kararı dönemin iktidarı siyasal olarak almasına rağmen Karabağlar o tarihten itibaren yapılan yerel seçimlerde İzmirde var olan rutin siyasal geleneği sürdürmüş ve CHP kazanmış her üç seçimi de, ilçede Uzundere, Limontepe ve Eski İzmir ile Aktepe nüfus yoğunluğu ile öne çıkan yerler olmasının yanı sıra  İzmirin en fazla iç göç alan mahallerinden. Sosyolojik olarak geniş bir çeşitlilik ve zenginlik hakim Karabağlar da. İlçe hem İzmirin hemde Ege bölgesinin mobilya merkezi konumunda. İlçede var olan ticari hareketlilikte mobilya sektörü baş bir rol oynuyor. Türkiye’nin mobilya alanında marka olan pek çok ismi Karabağlar mahreçli. Bozyaka, Yeşilyurt, Bahçelievler, Basın sitesi gibi semtler ilçenin diğer yüzü. Bu tezat aslında Karabağları güzel ve çekici kılıyor. Aynı kentin içinde birbirinden çok farklı yaşam tarzları kent kimliğinin önemli taşıyıcı unsurları. Şimdilerde Karabağlar planlı kentsel dönüşüm projeleri ve rekreasyon çalışmalarıyla ciddi şehircilik projelerini hayata geçirmek için uğraşıyor. Karabağlar Belediye başkanı Muhittin Selvitopu deneyimli bir yerel yönetim uzmanı aslında. Uzun yıllar Konak ve İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde bürokrat olarak çalıştıktan sonra iki dönemdir Karabağların Belediye Başkanı olarak bu deneyimlerini kente ve şehircilik projelerine aktarmada kararlı Muhittin Selvitopu. Bu amaçla ekibi ile birlikte yoğun bir çalışma temposu içinde.

 

TARİH EDEBİYAT VE NOSTALJİ KOKAN SOKAKLAR

Türk edebiyatının en ünlü yazarlarından Reşat Nuri Güntekin bir dönem Karabağlarda yaşamış.1922'de yazdığı Çalıkuşu'nu ve 1923 de kaleme aldığı Dudaktan Kalbe adlı ünlü romanlarını Bozyakada ki bir bağ evinde yazmış Reşat Nuri. Çalıkuşu'nda Feride'nin öyküsü ve Dudaktan Kalbe de Lamia'nın öyküsü Cumhuriyet döneminde romanımızda taşranın sıkılgan ve boğucu ortamında kadın sorunlarına eğilir. Hem Feride hem de Lamia onların aşklarına ve sevdalarına bir türlü layık olamayan Kamuran ve Hüseyin Kenan tarafından sömürülür. Çalıkuşu feride ve Kınalı Yapıncak Lamia aşkları yüzünden tarifsiz kederler içinde kalırlar. Reşat Nuri Güntekin'in bu iki önemli romanının yazdığı ev şimdi Bozyaka'da Çalıkuşu Mahallesinde semt kütüphanesi olarak hizmet veriyor.

AVRUPA’DAN TESCİL BEKLİYOR

Karabağları dünya ölçeğinde tanıtacak en önemli markalarından bir tanesi de Kavacık üzümleri. Orijinal adı alphonso lavalle olan bu üzümlerin cinsi Fransa mahreçli aslında. Ama 850 metre rakımda ve kardan denize doğru esen sert rüzgarların etkisiyle bu cins üzüm Karabağlar toprağında bir başka güzel yetişiyor. Karabağlar Belediyesi Türkiye çapında Kavacık markasın tescillemiş, şimdi sırada Avrupa'da marka tescillenmesi var. Belediye Başkanı Muhittin Selvitopu bu amaçla her türlü girişimi ve organizasyonun yaptıklarını belirtiyor. Karabağlar İzmirin en müstesna ilçelerinden birisi ve giderek gelişiyor. Şehir içinde yaşadığımız ve kolektif kimliğimizi oluşturan en önemli biricik mekandır. Şehri var eden içinde yaşayan insanlardır. Ve şehir sıcacık sevecen insan hikayeleridir. Çalıkuşu Feride ve Kınalı Yapıncak Lamia Bozyaka sırtlarından bize bakıyorlar şimdi. Reşat Nuri Güntekinin yaşadığı , nefes aldığı , yazdığı ve ürettiği semtler ve mekanlar...Tarih, edebiyat ve nostalji kokan sokaklar, ne dersiniz  Karabağlara şöyle bir gidelim mi?