İzmirin sessiz senfonisi; DAMLACIK
Santa veneranda nam-ı diğer Damlacık. Butik semtler vardır şehre damgasını vuran, o butik semtler şehrin tarihinin , hafızasının en önemli parçalarıdır. Adı gibi küçük, minnacık bir şeyi çağrıştırır damlacık. Sessiz, sakin ve dingin bir İzmir senfonisidir aslında. Altından Yeşildere-Konak tüneli geçerken bu semt ağırbaşlılığı ve dinginliğiyle olanca mağduriyetine rağmen meramını anlatamamıştır İzmire. Tarihi semt dokusunu öldüren o tünel; varyant, eski Gureba-yı müslimin şimdiki Doğum Hastanesi , Arkeoloji müzesi ve Öğretmenevinin kuşattığı halede kalan eski İzmirin bu en güzel semtinin yitip gitmesine neden olmuştur ne yazık ki. Arkeoloji müzesi demişken o güzelim binada bu şehrin antik dönemden günümüze koskocaman bir tarihi saklıdır. Kimsesiz çocuklar için yapılmış o bina vakti zamanında, sonra necip halkımız "Piçhane" deyip geçmiş buraya ve Cumhuriyet döneminde Arkeoloji müzesi olmuş. Asar-ı atika derler eskiler, şimdi varyantta Damlacığı kuşatan o güzelim mimarisiyle bir İzmir şaheseridir. Ve koca kaptan , futbolun efendisi Metin Oktay'ın futbola başladığı yerdir Damlacık, koca kaptan meşin yuvarlakla ilk kez Damlacık spor kulübünde tanışmıştır. Dar sokakları, cumbalı evleri ve yokuşları eksilten merdivenleriyle bütün o tahribata ve şehircilik suçlarına rağmen inatla ayakta kalmaya devam etmektedir. Bir kent tarihi, şehircilik suçudur aslında Damlacıktaki pek çok eski İzmir evinin konak tüneli yapımı sırasında kamulaştırma atraksiyonlarına terk edilmesi. Şimdi metruk o evlerde İzmir kaybettiği tarihine ve hafızasına ağlamaktadır sessizce. O evler ki körfeze kuşbakışı o canım imbatı soluyabileceğiniz, kapı -eşik önlerinde çiğdem çitleyerek muhabbetin dibine vurabileceğiniz en güzel İzmir akşamüstülerine şahitlik yapmıştı yıllarca. Damlacığın o ünlü çeşmelerinde kana kana su içebileceğiniz eşsiz bir İzmir ayrıcalığına ne demeli peki ? Çeşme demişken, bir zamanlar İzmirin su merkeziymiş damlacık, zaten adı da suya atfen Damlacık olmuş. İzmirin en kaliteli içme suları Damlacık çeşmelerinden kentli ile buluşurmuş. Antik izmir’de semtin adı Santa Veneranda imiş, hristiyan dünyasında M.S 143 'de vefat eden kutsal bir azize imiş Veneranda, onun adına burada bir kilise varmış zamanında. Fakat damlacığın ünü su kaynaklarından geliyormuş, burada çıkan kaliteli suya Türkler "Rum kızı suyu" derlermiş. Dedik ya yokuşları meşhur damlacığın.
İki önemli yokuşu var , adları çok ilginç, Birisi Mekke yokuşu diğeri ise Medine yokuşu. Medine yokuşu Arap fırınını geçince başlıyor. 19.yüzyıl sonunda İzmir ve çevresine Afrika’dan getirilen Afro-Türklerden birisi kurmuş Arap fırınını. Şehrin en eski fırınlarından birisi ve hala faaliyet gösteriyor. Medine yokuşundan sonra Mekke yokuşu başlıyor, merdivenli yokuşun her iki yanı o nefis cumbalı evlerle süslenmiş ünlü 842.sokak. Ünü bu sokakta 20 numaralı evden kaynaklanıyor, modern Türkiyenin kurucularından , milli mücadelenin İnönü savaşları kahramanı , batı cephesinin muzaffer komutanı ve Sevri yırtıp atarak Lozanı yaratan ismet paşamız bu evde doğmuş. Bu butik semt her çıkmaz sokağı, her eviyle size eşsiz bir İzmir tadı sunar bilesiniz. İzmir bu nedenle açık bir Kuva-yı milliye ve Cumhuriyet müzesidir. CHP'nin kurucusu milli şef İsmet İnönü bu merdivenli yokuştaki o cumbalı evde hayata gözlerini açmış işte daha ne olsun! . Şimdi o ev bir müze ve ne yazık ki bu şehirde yaşayanların çoğunluğu o evin varlığını bile bilmiyorlar. Damlacık, sessiz bir İzmir senfonisi ve İzmirin butik semtidir. Şehir tarihtir, şehir, bizi var eden kolektif kimliğimizin ve belleğimizin en önemli parçasıdır. Tarihe, hafızaya ve belleğe sahip çıkmak , onu korumak ve gelecek kuşaklara yaşanabilir kentleri miras bırakmak en önemli hedefimiz olmalıdır. Şehir, mirastır çünkü, yaşadıkları kentlerin, şehirlerin tarihlerini bilmeyenler o şehirleri ancak hoyratça tüketirler. Şehir hayatın öteki adıdır, hayatınıza sahip çıkın...
* Okuduğunuz bu yazı Dr. Oktay Gökdemir’in sosyal medya hesabından yayınladığı yazısıdır. Anısına saygıyla…